Mustafa Kemal Atatürk, Gümülcine’de düzenlenen bir törenle anıldı…
Tören, Atatürk’ün vefat ettiği saat 09.05’te bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikal edişinin 86. yılında, 10 Kasım 2024 Pazar günü yurt içinde ve yurt dışında düzenlenen törenlerle anıldı. Atatürk’ü anmak amacıyla tören düzenlenen yerlerden biri de Türkiye’nin Gümülcine Başkonsolosluğu oldu.
10 Kasım Pazar sabahı başkonsolosluk bahçesinde saat 09:05’te başlayan törende, başta Gümülcine Başkonsolosu Aykut Ünal ve eşi İlayda Ünal olmak üzere, muavin konsoloslar, konsolosluk çalışanları ve eşleri, Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu (BTTADK) Başkanı ve Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif, İskeçe Müftüsü Mustafa Trampa, BTTADK üyeleri, sivil toplum kuruluşlarının başkanları ve yöneticileri ile çok sayıda soydaş bir araya geldi.
Tören, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve ebediyete intikal etmiş tüm şehitler anısına yapılan bir dakikalık saygı duruşu ile başladı, ardından İstiklal Marşı okundu. Programın devamında, Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği (BTAYTD) çatısı altında faaliyet gösteren Genç Akademisyenler Topluluğu (GAT) Başkanı Emre Kamil ve Türkiye’den Batı Trakya’da görev yapan kontenjan öğretmenlerden Serkan Demir, günün anlam ve önemini vurgulayan konuşmalar yaptılar.
Törende son olarak, Gümülcine Başkonsolosu Aykut Ünal katılımcılara hitap etti. Başkonsolos Ünal, ebediyete intikalinin 86. yılında rahmet, minnet ve saygıyla andıkları Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun Cumhuriyeti kurma mücadelesi hakkında düşüncelerini paylaştı. Başkonsoos konuşmasında şunları aktardı:
“101. yaşındaki Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük devlet adamı, büyük komutan Mustafa Kemal Atatürk’ü aramızdan ayrılışının yıldönümünde ülke olarak saygı, şükran ve özlemle anıyoruz.
Liderlik özelliğinin yanısıra, sabrıyla, ikna kabiliyetiyle, bilgisiyle ve vizyonuyla yoğurduğu öğretmenliği sayesinde şahsi ve milli başarılara imza atan bir kişiden bahsediyoruz.
Peki bize, sivil ve askeri pedagojik eserleri, dışında neleri öğretti?
Durum ne kadar karanlık olursa olsun gelecekten hiçbir vakit umudun kesilmeyeceğini,
Umudun da bir tür mutluluk olduğunu, belki de mutlulukların en büyüğü olduğunu,
Kurtuluş, kuruluş ve ilerleme gereği ortadayken, gerçek hedefe odaklanmayı, serseri kelebekler gibi kafalarda uçuşan düşünceleri yakalamayı ve harekete geçmeyi,
Savaşta bir askerin bir külçe altından yüz kat daha değerli olduğunu, askerin de nihayetinde insan olduğunu,
Kutsal isyan döneminde boş ve bir çöl gibi görünen Ankara’nın bu görüntüsünün içinden örgüt yaratmayı, boş görünen yerin dopdolu olduğunu, çöl sanılan Ankara’da saklı ve güçlü bir birliğin bulunduğunu, onun da Türk milleti olduğunu,
Altının, gümüşün yapamayacağını, gerçek kurutuluşu Türk gençlerinin yapacağını, gençlerle her zaman bir mucize yaratılabileceğini,
İstiklal uğruna mücadeleye azmetmiş bir milletin kudretinin sadece silahtan ve cephaneden değil, ideal ve imandan da geldiğini,
Türk’ün cesaretine ve fedakarlığına güvenerek, vatanın parçalanmaktan, milletin esir olmaktan kurtarılabileceğini öğretti.
Ve halk, gözlerini bu umut noktasına, Mustafa Kemal’e dikti, arkasından yürüdü.
Savaştan çıkmış ve artık kendi kaderini çizmek isteyen yeni doğmuş cumhuriyetin temelini attığında, Türkiye’nin kimsenin düşmanı olmadığını, sadece insanlığın düşmanı olanların düşmanı olduğunu vurguluyordu.
İşte bu anlayışla, Türk-Yunan dostluğunu da önceledi. Ve bunu da bize miras bıraktı.
Sabır özelliğini vurgulamıştım, ancak, gerektiği yerlerde acele edilmesi gerektiğini de bilirdi. Yani ahval ve şeraiti iyi okuyan, olması gerekeni de süratle sağlayan bir liderdi.
Harf devrimi gerçekleştiğinde bazı kimselerin ilk-orta-yükseköğretimde kademeli olarak yeni harflere geçişi savunmasına karşılık, bunu reddetmiş ve devrimin ya bir anda olacağını ya da hiç olmayacağını söylemişti.
İşte hemşehriniz Mustafa Kemal! Sevk ve idareyi bir sanat haline getiren lider. Bize neyin nasıl yapılacağını gösteren devlet adamı.
Örneğini izlediğimizde, yolundan gittiğimizde mutlaka amaca ulaşacağımızdan emin olduğumuz, devirlerin ötesinden bize seslenen Büyük Türk.
Eserini, Türkiye’yi korumak, ilerletmek görevimiz, şerefimiz, namusumuzdur.
Sözlerime son verirken, bu Büyük şahsı, mücadele arkadaşlarını, tüm şehit ve gazilerimizi saygı ve rahmetle anıyor, sabrınız için teşekkür ediyorum.”
Anma töreninin sonunda, Batı Trakya’nın çeşitli bölgelerinden; Meriç, İskeçe ve Gümülcine’den, gerek merkezlerden gerekse köylerden gelen soydaşlara ikramda bulunuldu.