Batı Trakyam Haber

İskeçe Müftüsü Ahmet Mete’den gündeme ilişkin açıklamalar…

İskeçe Seçilmiş Müftüsü Ahmet Mete son gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulundu.

İskeçe Seçilmiş Müftü Ahmet Mete, “iskecemuftulugu.org” sitesine verdiği röportajda, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ziyaretini değerlendirdi ve gündeme ilişkin sorulara cevaplandırdı.

İskeçe Müftüsü Ahmet Mete’nin “iskecemuftulugu.org” sitesindeki röportajı şöyle:

Sayın Müftüm, geçen cumartesi (22 Mayıs 2021) Filistin yürüyüşü düzenlendi. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Filistin dünyanın kanayan yarasıdır. Filistin için sızlamayan yürek canlı olamaz. Bilhassa, İslâm aleminin yüreği sızlamıyorsa, bu da onların ölümü demektir. Biz İskeçe Müslüman Türk insanı olarak, Azınlığımızın ve insanlığımızın gereğini yaptık. Zulmün durması için duyarlılığımızı yerine getirdik. Filistin yürüyüşü, demokratik bir yürüyüştü. Hiç kimse art niyet aramamalıdır.

Geçen gün Kudüs’ün önünde Bayraklı birinin fotoğrafı ile bir tweet attınız. Sayın Müftüm, sosyal medyada bu tutumunuzun farklı şekilde yorumlandı. Bu konu hakkında ne söylemek istersiniz?

Kudüs’ü huzura erdiren ve fetheden Selahattin Eyyubi’dir. At üstündeki Kelime-i Şehadet Bayraklı adam odur. Onun döneminde üç büyük din mensubu huzur içinde beraberce yaşamışlardır. Müslümanlar da, Hristiyanlar da, Museviler de birlikte huzur ve mutluluk içinde yaşıyorlardı. Benim kastım, bugün Kudüs’ün böyle huzura ihtiyacı vardır. Bunu vurgulamaya çalışıyorum. Cahilâne yazılar çıktı ve benim bu paylaşımımı Cihad olarak, Hristiyan ve Musevi düşmanlığı olarak lânse ettiler. Bunu tamamen reddediyorum. Ayrıca, Yunan yetkililerinin Suud bayrağı yanında fotoğrafları var. Eğer onlar da bu bayrağın önünde poz veriyor diye cihatçı ise, ben de bu iftiraları kabul edebilirim. Aksi halde reddediyorum.

Yunanistan Başbakanı geçen hafta bir açıklama yaptı. Başbakanın söylediklerini nasıl yorumluyorsunuz?

Sayın Yunanistan Başbakanımız Mitsotakis kendi isteğine göre konuşmuştur. Kendisi Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nı Yunanlı olarak dile getirmiştir. Yunanistan Atina Barış Antlaşmasını ve Lozan Barış Antlşamasını Türkiye ile imzaladılar. Mübadeleyi Türkiye ile yaptılar. Okullarımızın tabelalarına zamanında Türk kelimesini onlar yazdırdılar. İlkokul diplomalarını Türkçe ve Türk ilkokulu diye onlar bize verdiler. Hatta Bulgaristan, ‘bu azınlık Bulgarca konuşuyor’ diye ‘bunlar Bulgardır’ dediği zamanlar Yunanistan bizim Bulgar olmadığımızı savundu ve bizden Türkçe konuşmamız istendi. Şimdi de bize, ‘siz Yunanlısınız’ diyorlar. İnandırıcı değil ve hakikatleri dile getirmiyor bu söylemleri. Kim ne olduğunu kendisi bilir. Benim için ne Bulgar ne de Yunanlı karar veremez. Benim ne olduğumu ben bilir ve söylerim. Pomak diyenler de, dikkat etsin, konuştukları dil başka bir ülkenin dilidir. Bunu kışkırtanlar da bu toplumu felâkete sürüklemektedir.

Bölgemizde bazı dernekler pomaklık üzerinde Türkiye’ye mesajlar veriyor ve Azınlığın Türk olmadığını iddia etmeye çalışıyorlar. Bu konuda ne dersiniz?

Bu tip dernekler yeni değildir. Bunlar önlerine ne konursa yayımlayan kişilerdir. Toplumu temsil etmezler. İnsan kendini ne hissederse odur. Bu kardeşlerimiz de, Yunanlı Pomaksa saygı duyarız. Ama saygı da bekleriz.

Paşevik Medresesinde eskiden Arapça okunduğu dile getirildi. Son zamanlarda Türkçe olmadığı, daha sonra Türkçe okutulduğu söyleniyor. Bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Paşevik Medresesi, eski ve çok güzel medreselerimizdendir. Çok talebe yetiştirmiş ve eğitim vermiştir. Medreselerde eğitim, Osmanlıca dili üzerinden verilirdi. Yani yazı Arapça, söylem ve dil Türkçe’dir. Medreseler Arap dili üzerinden hiçbir zaman eğitim vermemiştir. Bazı dersler Arapça olmuştur, Kur’an-ı Kerim gibi.

Sayın Müftüm son olarak T.C. Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Batı Trakya’ya gelişini ve ziyaretini nasıl değerlendirirsiniz?

Basın çok güzel işler başarabilecekken, bazen kötü fikirleri de empoze edebiliyor. Maalesef Yunanistan’da belirli bir kesim sanki burada yaşayan iki halkın düşman olması için çalışıyor. Her söylediğiniz sözü düşmanlığa, kin ve nefrete yorumluyor. Halbuki Azınlığın çoğunlukla hiçbir zaman bir derdi yoktur. Biz tarih boyunca Osmanlı dedelerimizden aldığımız terbiye ile dostça yaşamayı istemekteyiz. Fakat bir kesim, azınlığın koyun gibi güdülmesini, dil bilmez, yol bilmez, usul bilmez, ne derlerse evet diyen kişiler olmasını istiyor. Ezana, Camilere, İslâm’a saldırı bunun örnekleridir. Azınlık haklarımızı dile getirmenin antidemokratik olduğunu kabul ettirmek istiyorlar. Türkiye-Yunanistan arasında gelişen sorunlar bizi etkilememesi gerekir. Biz sadece azınlık olarak bizi bağlayan haklarımızı talep ediyoruz. Mütekabiliyet istiyoruz. Bundan başka bir talebimiz yoktur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu