Halil Agâzade Yakub Ağa’nın başına gelenler!…
*Horozlu köyü mezarlığında tahrip edilen Halil Agâzade Yakub Ağa’nın mezar taşı kitabesi.
“El – Fatiha* Neler geldi neler geçti cihana Ecel geldi başa ağrısı bahane Merhum ve meğfur Halil Ağa zade Yakub Ağan Ruhîyçûn Sene 1285”
Halil Agâzade Yakub Ağa İskeçe’ye 5 km uzaklıktaki Horozlu (Petinos) köyünde doğdu. Müslüman ve Türk olarak yaşamını bu köyde sürdürdü. Köyün sevilen sayılan bir insanıydı. Bir gün o da tüm insanlar gibi 1285 yılında bu dünyaya veda etti. Naaşı Horozlu köyünün yüzyıllarca kullandığı mezarlığa defnedildi.
Osmanlı döneminde köyün adı ““Horozlu Sahra Köyü” olarak anıldı ve İskeçe’ye uzaklığının 1 saat olduğu kaydedildi. Aradan yıllar geçti. Türkler köyde yaşamaya devam ettiler ve 1922’de nüfuslarının 175 kişi olduğu tarihi kaynaklarda yer aldı.
Derken köye Türk-Yunan mübadelesiyle gelen 141 erkek ve 140 kadın olmak üzere toplam 281 Anadolu göçmeni Rum kaydedildi ve orada yaşamaya devam ettiler. Rumlar bu köye yerleştikten sonra, Türkler onlara evlerini açtılar, barış ve huzur içinde yaşamaya devam ettiler.
Rumlar köyde gelişmeye ve zenginleşmeye devam ettiler. Bu arada köyden Vasilis Torosidis adlı bir Rum genci Yunanistan’ın süper lig takımlarından Olimpiakos takımında top koşturmaya başladı. Bu köy için gurur veren bir olaydı.
Yıllar yılları kovaladı. Türkler yavaş yavaş köyü terk ettiler. Geride Halil Agâzade Yakub Ağa v.d.’nin yanısıra, kimileri babalarını, kimileri de dedelerini ve nineleri burada sonsuza dek bırakarak ayrıldılar. Onlara her zaman saygı gösterdiler. Sessiz tanıklar, yıllarca, köyde Müslüman-Türklerin yaşadığının ispatıydı. Ve, yine onlar bir nevi orada köyün hiç ölmeyecek gibi dik duran bekçileriydiler!
154 yıl sonra, Avdira (Bulustra) Belediyesi ortaya çıkıverdi! Halil Agâzade Yakub Ağa v.d. Müslüman Türklerin kabirlerini iş makineleriyle kazımaya, ecdadın mezar taşlarını kırmaya ve tahrip etmeye başladılar; sanki başka boş alan yokmuş gibi! Horozlu’nun vakıf arazisinde olan mezarlık, bu sefer halkın seçtiği bir belediyenin iş makineleriyle ve üstelik de resmi karar olmadan (Milletvekili Burhan Baran’ın bakanlıklara sunduğu yazı) tahrip ediliyordu. Bu inanılmaz bir vakaydı!
Batı Trakya’da yakın zamanlarda Osmanlı dönemine ait bir çok mezar taşı çalınmış ve büyükşehirlerde süs eşyası olarak kullanılmaya başlanmıştı. Çalanların araba plakaları verilmesine rağmen hiçbir kişinin yakalanıp cezalandırılmaması da, belki de şimdiki bazı belediyelere bu cesareti vermiştir!
Avdira Belediyesi ne yazık ki tarihte çok az örneği olan bir “Vandalizm” hareketi sergileyerek, spor sahası yapma bahanesiyle, 600 yıllık Osmanlı mezarlığını tahrip ederek düzlemiştir. Halil Agâzade Yakub Ağa v.d. Müslüman – Türklerin kaderleri böyle olmamalıydı. Sağlıklarında gördükleri baskılar, çileler, yaşadıkları göçler yetmezmiş gibi, demek ki onları öbür dünyada da rahat bırakmak istemeyen insan müsvetteleri varmış!
Hangi ülkede, hangi dinden olursa olsun, Müslüman – Türklerin dini inançlarında, gelenek ve göreneklerinde bu dünyadan ayrılan insanlara saygı vardır. Avdira Belediyesi vakıf malı olan Horozlu Mezarlığına “Saygısızlığı ve vandallığı” tüm dünyanın gözleri önünde sergilemiştir. Belediye bir vakıf malına saldırmanın cesaretini nereden almıştır? Burada Müslüman-Türk yaşamıyor diye mezarlıkları tahrip etmek mi gerekiyor?
Temennimiz, Avdira Belediyesi yaptığı bu büyük hatadan vazgeçer, özür diler, mezarlığı eski haline dönüştürür ve koruma altına alır. Aksi halde Müslüman- Türklerin vicdanları sızlamaya devam eder. Halil Agâzade Yakub Ağa v.d. Müslüman Türklerin laneti onların peşini bırakmaz ve ergeç bunun hesabını verirler. Ülkemiz yöneticilerine olan güvensizliğin daha da artmaması adına, umarız ki acil önlem alıp bu güzide manevi yerleri koruma altına alırlar.