Batı Trakya ve Oniki Adalar’daki Türklere yönelik ayrımcılığı hemen durdur!…
BM'de Yunanistan'a uyarı: Batı Trakya ve Oniki Adalar'daki Türklere yönelik ayrımcılığı hemen durdur!

Türkiye, BM Güvenlik Konseyi’ne gönderdiği resmi yazıda, Yunanistan’ı Batı Trakya ve Oniki Adalar’daki Türk azınlığa yönelik ayrımcı politikaları ve AİHM kararlarını ısrarla görmezden gelmesi nedeniyle protesto etti. Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Yıldız, uluslararası toplumu Yunanistan’ın 20 yıldır süren bu insan hakları ihlallerine karşı duyarlı olmaya çağırdı.
Türkiye Cumhuriyeti, Birleşmiş Milletler nezdinde Yunanistan’ın Batı Trakya ve Oniki Adalar’daki Türk ve Müslüman azınlığa yönelik sistematik hak ihlallerini ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını hiçe sayan tutumunu bir kez daha tüm dünyaya duyurdu.
Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ahmet Yıldız imzasıyla, 1 Ağustos 2025 tarihinde BM Güvenlik Konseyi Başkanlığı’na iletilen resmi yazı, aslında Yunanistan’ın bir önceki oturumdaki asılsız iddialarına bir cevap niteliği taşıyor. Ancak yazıda asıl vurgu, Yunanistan’ın kendi topraklarında Türk azınlık haklarını ihlal eden somut ve kanıtlanmış uygulamalarına yapıldı.
AİHM kararlarına rağmen 20 yıllık ısrar
Resmi yazıda, Yunanistan’ın Türk azınlığın en temel haklarını bile tanımakta direndiğinin altı çizildi. Özellikle, AİHM’nin, Yunanistan’ı isminde “Türk” ve “azınlık” kelimeleri geçen derneklerin tescilini reddetmesi nedeniyle dört ayrı kararla mahkum etmesine rağmen, Atina yönetiminin neredeyse 20 yıldır bu kararları uygulamaktan ısrarla kaçındığı vurgulandı. Bu durum, Yunanistan’ın uluslararası hukuk ve insan haklarına olan bağlılık iddiasını doğrudan sorgulatıyor.
Batı Trakya ve Oniki Adalar’da yaşanan sorunlar tek tek sıralandı
Türkiye’nin resmi yazısı, Yunanistan’ın uygulamalarına dair çarpıcı ayrıntıları uluslararası topluma taşıdı. Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Ahmet Yıldız imzasıyla Güvenlik Konseyi’ne sunulan mektupta Batı Trakya ve Oniki Adalar’daki Türklere yönelik hak ihlallerine ilişkin şu başlıklar öne çıktı:
Dini Özgürlük İhlali: Türk azınlık, sistematik siyasi ayrımcılık nedeniyle kendi dini liderlerini seçme hakkından mahrum bırakılıyor.
Eğitim Hakkının Engellenmesi: Türk çocukları için özel iki dilli (Yunanca-Türkçe) anaokulları kurulması talepleri Yunan makamlarınca reddediliyor.
Oniki Adalar’da İhmal: Rodos ve İstanköy (Kos) adalarında yaşayan Türk azınlığın Türkçe eğitim ve ibadethane gibi en temel ihtiyaçları Yunanistan devleti tarafından kasıtlı olarak karşılanmıyor.
Türkiye’den net çağrı: Somut adım bekliyoruz
Türkiye, resmi yazı ile Yunanistan’dan söz konusu bölgelerdeki Türk ve Müslüman azınlığın durumunu derhal iyileştirmek için somut adımlar atmasını ve AİHM kararlarını derhal uygulamasını beklediğini bir kez daha uluslararası topluma resmen iletti. Bu çağrı, Yunanistan’ın insan hakları karnesindeki bu kara lekeyi temizlemesi için atması gereken acil eylemlere işaret ediyor.
Yazıda ayrıca, Yunan temsilcinin bir önceki oturumda gündemi saptırma girişimine de değinilerek, İslam İşbirliği Teşkilatı ile KKTC arasındaki işbirliğinin hukuki dayanakları da hatırlatıldı. Ancak asıl mesaj, Yunanistan’ın “dışarıda kışkırtıcı iddialarla” meşgul olmak yerine, kendi sınırları içindeki ciddi insan hakları sorunlarını çözmeye odaklanması gerektiği oldu.
Büyükelçi Yıldız’ın bu resmi yazısının Güvenlik Konseyi belgeleri kapsamında dağıtılması talep edildi.
Büyükelçi Yıldız’ın İngilizce kaleme aldığı resmi mektubun orijinal metnin örneği aşağıdadır:
Mektubun Türkçe içeriği ise şöyledir:
“Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi’nin Güvenlik Konseyi Başkanı’na 1 Ağustos 2025 tarihli mektubu
Size, 24 Temmuz 2025 tarihinde gerçekleştirilen ve Birleşmiş Milletler ile İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) arasındaki işbirliğini konu alan “Uluslararası barış ve güvenliğin korunmasında Birleşmiş Milletler ile bölgesel ve alt bölgesel örgütler arasında işbirliği” başlıklı Güvenlik Konseyi açık brifingi hakkında yazıyorum. Bu brifingde Yunanistan Temsilcisi, ne yazık ki, Kıbrıs sorununa ve Batı Trakya ile Oniki Adalar’daki Türk azınlığa ilişkin talihsiz ve alakasız atıflarda bulunmuştur.
Türkiye, Birleşmiş Milletler ile İslam İşbirliği Teşkilatı arasındaki işbirliğini güçlendirmeyi amaçlayan Güvenlik Konseyi görüşmelerinin gündemini, İslam İşbirliği Teşkilatı’na yönelik asılsız iddialarla saptırmaya yönelik girişimleri esefle karşılamaktadır.
İslam İşbirliği Teşkilatı ile Kıbrıslı Türkler arasındaki iş birliği 1975 yılına dayanmaktadır. Kıbrıs’a ilişkin ilk İslam İşbirliği Teşkilatı kararı 1976 yılında kabul edilmiş ve Kıbrıslı Türklerin meşru haklarına destek vermiştir. 2004 yılında, Kıbrıslı Rumların Kapsamlı Çözüm Planı’nı (Annan Planı) reddetmesinin ardından, İslam İşbirliği Teşkilatı’nda yeni bir karar kabul edilmiştir. Bu kararda, Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türkleri temsil etmediği ve Kıbrıs Türk tarafının bundan böyle Annan Planı’nda belirtilen isim altında İslam İşbirliği Teşkilatı toplantılarına katılacağı kabul edilmiştir. Bu karar ayrıca, uluslararası toplumu Kıbrıslı Türklere uygulanan izolasyonu kaldırmaya çağırmış ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin tüm devletlere “Kıbrıslı Türklerin izolasyonuna yol açan ve gelişimlerini engelleyen gereksiz kısıtlamaları ve engelleri kaldırma” çağrısını yinelemiştir.
O tarihten bu yana Kıbrıslı Türkler, İslam İşbirliği Teşkilatı’nda “Kıbrıs Türk Devleti” olarak temsil edilmektedir. Tam işleyen bir devlet mekanizmasına, demokratik olarak seçilmiş bir hükümete ve yasama organına, bağımsız bir yargıya ve diğer tüm devlet kurumlarına sahip olan “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”, İslam İşbirliği Teşkilatı zirvelerine ve bakanlar toplantılarına katılmaya devam etmektedir.
Türkiye, İslam İşbirliği Teşkilatı ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasında devam eden işbirliğini takdirle karşılıyor ve diğer bölgesel örgütlerin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile iletişim kanalları kurmasını teşvik ediyor.
Aksine, Yunanistan ne yazık ki Batı Trakya ve Oniki Adalar’daki Türk azınlığın devredilemez haklarını inkâr etmeye devam ediyor. Sistematik siyasi ayrımcılık nedeniyle Türk azınlık kendi dini liderlerini seçme hakkından mahrum bırakılıyor.
Özel iki dilli (Yunanca-Türkçe) anaokulları kurulması talepleri reddediliyor. Rodos ve İstanköy adalarında yaşayan Türk azınlığın Türkçe eğitim ve ibadethane gibi temel ihtiyaçları karşılanmıyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Yunanistan’ı etnik kimliğin tanınmasını reddetmesiyle ilgili dört ayrı kararda örgütlenme özgürlüğü ilkesini ihlal etmekten suçlu buldu. Ancak, ilk karardan neredeyse yirmi yıl sonra bile, Yunan makamları kararın uygulanmasından kaçınmaya ve isimlerinde “Türk” ve “azınlık” kelimeleri geçen azınlık derneklerinin tescilini reddetmekte ısrar ediyor.
Türkiye, Yunanistan’ın Batı Trakya’daki Türk Müslüman azınlığın ve Oniki Adalar’daki Türk Müslüman nüfusunun durumunu iyileştirmek için, topluluklarla anlamlı istişare ve diyalog yoluyla somut önlemler almasını beklemektedir.
Bu mektubun Güvenlik Konseyi belgesi olarak dağıtılmasından memnuniyet duyarım.
Ahmet Yıldız
”Daimi temsilci”