ABTTF:Eğitim ve Din İşleri Bakanlığından yine taraflı rapor…
ABTTF Başkanı: “ABTTF olarak yalnızca uluslararası raporları değil ulusal raporları da takip ediyoruz.
Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF), Eğitim ve Din İşleri Bakanlığının “Yunanistan’da Dini Öneme Sahip Alanlarda Yaşanan Olaylar – 2020” raporunda Batı Traya Türk Azınlığıyla ilgili resmi görüşünün aktarılmasını eleştirdi.
Yunanistan Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı’nın “Yunanistan’da Dini Öneme Sahip Alanlarda Yaşanan Olaylar-2020” raporunda Batı Trakya Türk toplumunun dini alanındaki statüsü, müftülerini belirleme hakkı, müftülüklerin işleyişi ile müftülüklerin yeniden yapılandırılmasına ilişkin düzenlemeler ile bölgedeki camilerin durumu konuları detaylı bir biçimde ele alınıyor.
Raporda yalnızca devletin resmi görüşü aktarılıyor.
Trakya’daki Müslüman azınlık başlığı altında raporda Lozan Barış Antlaşması’na göre İstanbul’da Yunan Ortodoks Hristiyanları ile Trakya’daki Müslümanlar ifadesi kullanıldığını belirtilerek (Batı) Trakya’daki azınlığın dini nitelikli bir azınlık olduğu kaydediliyor. Raporda Yunanistan’ın Batı Trakya Türk toplumunun sahip olduğu statü ile birlikte yasalar tarafından korunarak dini ve kültürel karakterine tam saygı duyulduğu iddia ediliyor.
Müftülükler konusunda raporda Dimetoka, İskeçe ve Rodop ilinde müftülüklerin Eğitim ve Din İşleri Bakanı’na tabi bağımsız genel müdürlükler düzeyinde olduğu belirtilerek müftülerin(atanmış) kıdemli devlet memurları olarak bürokratik açıdan müdür oldukları ve 10 yıl süre ile atanarak İslami hukuka göre dini, idari ve yargısal yetkilere sahip oldukları kaydediliyor.
Ayrıca raporda Kararnamesi’nin Batı Trakya Türk toplumunun din alanındaki özerk yapısına açık bir müdahale olduğunu olan 52/2019 sayı ve tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nden bahsedilerek bu kararname ile Batı Trakya’da üç müftülük makamının yapılandırılma şekli aktarılıyor.
Trakya camileri başlığı altında ise bir önceki raporda belirtilenler tekrar edilerek bölgedeki 260’tan fazla camide Müslümanların dini görevlerini yerine getirdikleri kaydedilerek eski camilerin bakım ve onarımları ile yeni camilerin inşası taleplerinin Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı tarafından yerine getirildiği kaydediliyor.
Kültür ve Spor Bakanlığı’nın tarihi camilerin restorasyonunu gerçekleştirdiği belirtilen raporda Batı Trakya’daki ibadet yerlerinde yapılan onarımlar veya genişletmeler için ibadet yerlerinde inşaat ruhsatı için lisans ve düzenlemelerin bir genelge ile güncellendiği kaydediliyor.
Yunanistan’ın Lozan’a göre Müslüman azınlık tanıdığı belirtilmesine karşın raporda Trakya’daki Aleviler başlığı altında Alevilik’in İslam’dan bağımsız olduğu iddia edilerek Trakya Alevi Müslümanlar Komitesi’nin yaptığı başvuru neticesinde Ruşenler Tekkesi veya Seyit Ali Sultan Tekkesi’nde dini törenlerin / ibadetlerin geçici olarak yapılmasına izin verildiği kaydediliyor.
Dini alanlara yapılan saldırılar başlığı altında ise 2020 yılında Batı Trakya’da Mastanlı mezarlığı, Gümülcine Eski Camii, Gümülcine Kayalı Camii, Gümülcine Serdar Camii saldırılarına ve Batı Trakya dışındaki birkaç saldırıya da yer veriliyor.
Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Başkanı Halit Habip Oğlu, “Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı tarafından her yıl yayımlanan raporu incelediğimizde elbette resmi devlet tezinin tekrar edildiğini ve Batı Trakya Türk toplumunun dini alandaki özerk yapısının ihlal edilerek müftülerini seçme hakkımızın devlet eliyle gasp edilmesi ve vakıf yönetimlerini belirleme haklarının elimizden alınmasına yönelik herhangi bir açıklama dile getirilmiyor. Rapor bu haliyle devletin bölgemizde Batı Trakya Türk toplumuna tüm hak ve özgürlükleri sağladığı yönünde yanlış, çarpık ve gerçek dışı bir algı yaratma çabasından öte değildir. ABTTF olarak AGİT Nefret Suçları Raporu’na her yıl sağladığımız katkıda bölgemizde ibadet yerlerimize, kurum ve kuruluşlarımıza yönelik saldırıları rapor ettiğimiz gibi son birkaç yıldır Yunanistan’da da yaptığımız üzere bu rapora paralel olarak görüşlerimizi dile getirecek, bölgemizdeki saldırıları bakanlığa rapor edeceğiz. Zira ABTTF olarak yalnızca uluslararası raporları değil ulusal raporları da takip ediyoruz. Toplumumuzla ilgili tüm raporlarda başkalarının bizim adımıza konuşması yerine kendi adımıza, biz konuşacağız.” dedi.